12 Temmuz 2011 Salı

paris-biarritz


Sevgili serayseverler Madrid yolunda tekrardan birlikteyiz. Bakıyorum hemen nerde kalmışız… evet parisin 2. Günü diyoduk.  Otelimizde uzuuunn bir uyku çektikten sonra güne 12-1 gibi başlangiç yaptık. Güzel bi tonbalıklı sandiviçle kahvaltımızı yaptık ve Versailles sarayına doğru yola koyulduk. Metroda hemen Port de Versailles durağını görünce sandık ki oralarda olmalı saray da. Fakat orda değildi!! :o sağa bakıyoruz ev, sola bakıyoruz ev..  ee dedik naapcas soralım birine bari. Bi gence sorduk, saolsun bozuk İngilizcesine rağmen çok iyi anlattı bize nası gidiceğimizi. Önce tramvaya binmemiz gerekiyomuş, yaklaşık 20 dakika kadar sonra da inip otobüse binmemiz gerekiyomuş. Otobüste bi yarım saat kadar bu arada. Tamam dedik bari kadar geldik metroyla, gidelim artık şu sarayı bi görelim. Yaklaşık bi saat sonra falan büyük Versailles sarayının önündeydik. Tek kelimeyle efsane duruyodu! Gittik hemen giriş biletlerimizi aldık 15er euroya. Gezdik içieriyi bi güzel. Fakat bizim aldığımız bilete sarayın bahçelerini gezmek dahil değilmiş, onun içinde ekstra 6 euro daha vermek gerekiyodu ama saatte biraz geç olduğundan hiç girmedik o işe. Onun yerine trene atladık Notredamme meydanına gittik, ordada birer sandiviç attık çeşmenin önünde. Sonra ünlü katedraline girelim dedik fakat kapanmıştı. Sadece dışarıdan bakmakla v foto çekinmekle yetindik o gün :/ gecesinde de st germainde takıldık biraz. Ordan hop tekrar F1e döndük. Otele dönünce baktık yarın ayrılıyoruz otelden, rotamızda da biarritz var kaçtaymış bu trenler diye. Çok güzel bi gece treni bulduk saat 11e. Ertesi gün oteldençıkışı verdik ve doğruca gara gittik ve elimizdeki bavullarımızı lockerlara kitledik. Sadece sırt çantalarımız kalmıştı yanımızda. İlk önce sacra-coeur katedraline gittik. Çok güzel bir tepeye kurulmuş ve şehre hakim bi yerdeydi. Ama babamın dediği gibi ressamlar sokağı değildi sanki orası. Hiç ressam görmedik hakikaten. Bunun dışında bul karayı al parayı tezgahları, yardım dilenen dilsizler, insanların koluna bileklik sarmaya çalışan zenciler ve bissürü hediyelik eşyacı vardı:) orda kaldıktan sonra tekrar notredamme’a gittik, bu sefer erken gittik ve açıktı! Gittiğimizde Pazar günü olmasından dolayı kaynaklanıyodu heraldeki içerde ayin vardı. Kilise orgu arka fondan çok güzel çalıyodu. Bizde otrduk biraz dinledik müziği. Ordan çıkıp Louvre müzesine doğru yola koyulduk. Açık olması beklemiyoduk, çünkü saat epey ilerlemişti. Avlusundaki piramitleri görsek bize yeterdi. Tam giderken hemen çaprazında bi tane grek restoranı vardı. İçerden buyurun gençler die bi ses geldi. Biz de acıkmışız artık baya. Dedik girelim bari bi seferlik kendimize bi ziyafet çekelim. Oturduk sokağın kenarındaki masalara. Ben bi karışık ızgara söyledim yanına da kola. O an için ölümsüz bir menüydü benm için. Mutluluk hormonlarının tavan yaptığı an! Burda da yaklaşık 16-17 euro gibi bişey verdim. Sonra gittik louvre’ın içindeki piramitleri gördük. Biraz oturduk, orda violonsel çalan bi amcaya 20 cent attım. Çok içimden geldi, çünkü o an çaldığı bi müzik resmen bütün ortamın havasını değiştirdi. Sonra baktıkki piramitlerin içine giren bissürü insan var gelin bizde kalaım dedik. Gittik bizde girdik içeri, hiç kimse bişi demiyo. Baya bi şaşırdık ama sonradan anladıkki içerde alışveriş merkezide varmış. Le carousel de louvre… Sonra çıktık biraz arka bahçede küçük turuncu topumuzla maç yaptık. Üstümüzü falan da çıkardık hatta, baya bi ciddi maçtı:D tren saatine bir saat kala çıktık ordan gara geçtik. Atladık biarritz trenine… trende biraz haralagürele içerisinde kendimize bi kompartman ayarladık sadece 35 euroya  4ümüz bi gece geçirdik trende. Kapıyı da içerden güzelce kitledik, böylece herkes mışıl mışıl uyudu:) kalktık sabah biarritzdeyiz, indik trenden. Gittik tourist informationa oteller bölgesini sorduk. Atladık otobüse şehir merkezine doğru koyulduk. Ortalık biraz şenlenmeye başlayınca indik otellerde biraz fiyat araştırması yaptık ve le petit hotel**de kalmaya karar verdik. 89x2 den 2 oda tuttuk çifter kişilik ve doğruca denize(atlas okyanusu) denizi hakkaten baya dalgalıydı ve çok eğlenceliydi. Zaten hep sörfçüler vardı. Kumsal da çıplaklar plajını aratmıyodu sanki.p biarritzin yemeği bizim için PANİNİ idi :D hep ondan yedik, bildiğin tost. Salı sabahı da çıktık otelimizden tekrardan otobüsle gara geldik. Biarritzi tavsiye eden oğuz kıranlar ve kaan albayraka teşekkürler burdan:) şimdide Hendaye-Irun-Vitoria aktarmalı Madrid trenindeyiz. Eduardo ve esrayla irtibata geçtim bakalım madrid’te bizi neler bekliyorrr…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder